29 Aralık 2014 Pazartesi

Macbeth - W. Shakespeare

Kitap Adı: Macbeth

Kitap Yazarı: William Shakespeare

Yayın Evi: NTV

Sayfa Sayısı: 144 sayfa

Benim Puanım: 8/10

Merhabalar, bitirmiş olduğum bir kitapla daha selamlıyorum sizi. Bu defa karşınıza alışık olmadığınız-hoş benim için de ilkti- bir tarz ile çizgi roman ile çıkıyorum. Kış Şenliği kapsamında şenlik listelerine eklenen yeni bir kategori. Şahsen benim için oldukça farklı görünmüştü ve öyle de oldu.

Ben bu kategori için sevdiceğimin kütüphanesinde bulunan çizgi romanlardan bir tanesini seçmiştim, nitekim de onu okudum. Ben açıkçası tiyatro tarzı kitapları okumayı sevmeyen biriyim, ancak çizgi romana dökülünce iş farklı oldu. Sanıyorum NTV Yayınlarının bu tarzdaki çizgi romanlarını artık ben de almaya başlayacağım :)

Eğer sizler de benim gibi tiyatro kitaplarını sevmiyorsanız, bu kitapların çizgi romanları tam size göre olacaktır. Şahsen benim sevmeme nedenim karakter analizleri en başta olduğundan okurken unututrsam eğer sürekli başa dönüp okumanın verdiği rahatsızlık. Ama bu şekilde önünüzde görsel olarak olduğundan unutmanız da daha zor olabiliyor :)

Kitap gerçekte de yaşanmış olan benzer bir olay Shakespeare' in Macbeth karakteri ile kan bulmuş haliymiş. Olay 1040 yılında İskoçya' da geçmekte. Ülkenin başında olan Kral Duncan ülkesini savunmak için güçlü bir ordu kurmak ister, bu ordu için soyluların en güçlüsüne ihtiyacı vardır: Duncan' ın kuzeni Macbeth...

Ancak işler umulduğu gibi gitmez. Herkes tarafından soylu, dürüst, güçlü olarak bilinen Macbeth rütbesinin yükseleceği bilgisini cadılardan alıp, üzerine de bu gerçekleşince hırsının kurbanı olur ve kral olmak için adeta kendi kişiliğinden vazgeçer, tabiki birçok şeyden de...

Kitap Bana Ne Kattı?

Bir defa beni ilk defa çizgi romanlarla tanıştırdı. İkincisi saygı duyduğum yazarlardan biri olan Shakespeare' in bir türlü okuyamadığım kitaplarından birini okuma fırsatı sundu, hem de oldukça eğlenceli şekilde. Üçüncüsü de Kış Şenliği kapsamında oluştuduğumuz listeden 2. Kategoriyi tamamlamama ve şenlik kapsmaında ikinci kitabımı bitirmeme yardımcı oldu.

İyi okumalar, şimdiden hepinize iyi haftalar...


26 Aralık 2014 Cuma

Cerrah - Tess Gerritsen

Kitap Adı: Cerrah

Yazar: Tess Gerritsen

Yayınevi: Doğan Kitapevi

Sayfa Sayısı: 276 sayfa

Benim Puanım: 9/10

Özellikle dedektiflik ve cinayet roman hayranlarının favori yazarı olan Tess Gerritsen ile benim ilk tanışmam, Kış Şenliği sayesinde oldu. Yazarın en çokses getiren serisi Rizzoli-Isles Serisi’ nin ilk kitabı olan Cerrah ilk olarak 2001 yılında basılmış.

Kitabımızın bana göre üç tane baş karakteri vardı. Birincisi departmandaki tek kadın polis olduğu için sürekli dikkate alınmadığını düşünen ama bir o kadar da işine tutkun polisimiz Rizzoli, ikincisi departmanın nazik polisi Moore –cinayet masasının taktığı isimle Aziz Thomas-, üçüncüsü ise kitabımızdaki güçlü kişiliğe sahip olan kurban Dr. Catherine. Kitabımız adını kadınlara tecavüz edip, ardından rahimlerini çıkarıp, en sonunda da öldüren bir psikopat katilden, Cerrah’ tan alıyor.
İki farklı dönemde yaşanan benzer cinayetlerin bir şekilde Dr. Catherine’ de kesişmesi sonucu bu üç karakteri bir araya getirir.

Polislerimiz adım adım katilimize doğru ilerlerken, katilde adım adım Dr. Catherine’ e doğru ilerlemektedir. 

Peki sonunda katil yakalanacak mı? E bu kısmı da sizlerin okuyup öğrenmeniz gerekecek J Ancak zannediyorum ki okumayan sayısı oldukça azdır.

Kitap Bana Ne Kattı?


Bir cinayet ya da dedktif romanı insana ne katabilirdemeyin. En başında sizlerin hayal dünyanızı zorlar. Ardından da bana kattıklarından yola çıkarsak; e-kitap olarak okuduğum bu kitap, işten eve dönüş yollarımda atıl olarak gözüken 1 saatimi dolu dolu geçirmeme yardımcı oldu. Ayrıca Kış Şenliği kapsamında okuduğum ilk kitap olarak 19. Kategori’ ye bir artı koydurttu bana.

23 Aralık 2014 Salı

Kış Şenliği-Okuma Listem



Bu defa liste hazırlarken oldukça zorlandım. Sebebi katıldığım şenlikler boyunca elimdeki kitapların birçoğunu eritmiş olup, elimde kalanların da kategorilere uymamasından kaynaklanıyor. Birçok kitabı satın almam gerekirken, bir de e-kitap formatında okuyacağım kitaplar eklendi. E-kitap olarak da okuyacak olmam benim için oldukça etkili olacağını düşünüyorum, bilmem kaçıncı kez bahsettiğim gibi eve dönüş yollarımın kurtarıcısı çünkü :) Belki bu defa tamamlarım şenliği kimbilir...

Aslında bu defa liste oluşturmayacaktım, elime kitap geçtikçe uyanları ekleyecektim. Ama sevgili katılanlar o kadar güzel listeler paylaşmış ki açıkçası canım çekti :)

İşte bunlar da benim listemi süsleyen güzel kitaplarım. Hepinizin önerilerine oldukça açık bir liste. Ayrıca listelerimizde benzer kitaplar bulunan arkadaşlarla da okudukça görüş paylaşmanın süper olabileceğini düşünüyorum :)

1. Kategori (10 puan): Altın Kitaplar Yayınevi'nden bir kitap.

Doğu Ekspresinde Cinayet – Agatha Christie / Altın Kitaplar / 171 sayfa

*Evimi taşırken değişen kütüphane düzenimle birlikte aşağıdaki rafımda kalmış, okunmayı bekleyen bir kitaptı. Neden kategori içinde değerlendirilmesin ki?

2. Kategori (10 puan): Bir çizgi roman veya foto roman.

Macbeth – William Shakespeare / NTV / 144 sayfa         OKUNDU

*Çizgi roman okumayı seven sevgilime almıştım bu kitabı ancak kendim okumamıştım. Tam da zamanı diye düşünüyorum okumak için, sanıyorum ödünç verir J

3. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.

Silo - Hugh Howey / Monokl / 520 sayfa

*Buğra Eskiçınar’ ın yorumunu görerek merak ettiğim bir kitaptı, e-kitap olarakiş çıkışlarında okumayı planlıyorum.

4. Kategori (10 puan): Adında bir akrabalık ilişkisi geçen bir kitap.

Abim Deniz – Can Dündar / Can Yayınları / 480 sayfa

*Hem yeni çıkmış olması,hem de arka yazısını çok etkileyici bulduğumdan kategoriye şak diye oturdu. Umarım listemde okuyabildiğim kitaplardan biri olur.

5. Kategori (10 puan): Bir şiir kitabı.

Turgut Uyar – Göğe Bakma Durağı / YKY / 112 sayfa

*Postlarımı okuyanlar bilir, şiir pek sevmem ama geçen sene şenlik kapsamında başlamıştım ve bir daha da bırakmadım. Turgut Uyar’ ın mısralarını bilirim ama bir de kitabını okuyalım değil mi?

6. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.

Medarı Maişet Motoru – Sait Faik Abasıyanık / İş Bankası Yayınları / 194 sayfa

*Kitap 1944’ te sıkı yönetim mahkemelerince ülkemizde toplatılmış. Sevgiliden ödünç alınacak bir kitap daha.(Şuan da kitabı o okuyor, Allah’ ım nolur çabuk bitirsin.)

7. Kategori (10 puan): Tarihi kurgu türünde bir roman.

Tarihi kurgudan kastım olayların II. Dünya Savaşı'ndan önceki bir zaman diliminde geçtiği kurgusal bir roman. Olayların tarihte gerçekleşmiş olması şart değil.

*Bu kategoriye hala bir roman bulamadım, listelerini yayınlayan arkadaşlardan esinlendiğim birkaç kitap var ama içimdeki ses “Elif önce belirlediklerini oku da!” diyor J

8. Kategori (10 puan): İsminde kış mevsimini çağrıştıran bir kelime geçen veya olayların karda kışta geçtiği bir kitap.

*Yine içimdeki sesi dinleyerek zamanla dolduracağım bir kategori.

9. Kategori (10 puan): Bir yazarın tavsiye ettiği bir kitap. (Yaratıcı önerisi için Neslihan'a çok teşekkürler)

Martı Jonathan Livingston
 – Richard Bach / Epsilon Yayınevi / 92 sayfa

*MineSöğüt tarafından önerilmiş. Linkten ulaşabilirsiniz.http://www.idefix.com/kitap/mine-sogut/yazaronerikitap.asp?yid=1055

10. Kategori (10 puan): Yayınlanmış tek bir romanı olan bir yazarın "o" romanı.

Bu kategori hem yazın hayatının henüz başındaki yazarları keşfetmek için hem de Harper Lee, Boris Pasternak, Margaret Mitchell gibi tek ama dev eserler bırakmış yazarları keşfetmek için bir fırsat

*Bir değişiklik yapıp bu kitabı yeni çıkan yazarlarla değerlendirmek istiyorum.Ama şuan belirlediklerimi okuyacağım ardından doldurabilirim bu kategoriyi, ya da kitap alma hevesim gelince J

11. Kategori (10 puan): Mektuplardan veya anılardan oluşan bir kitap.

Milena’ ya Mektuplar- Franz Kafka / Can Yayınları / 395

12. Kategori (10 puan): İlkokulu bitirdiğiniz yıl ilk baskısını yapmış bir kitap.

Yabancı yazarlardan olan kitaplarda yurtdışı baskısını da dikkate alsanız olur Türkiye baskısını da.

*İlkokulu 2003 senesinde bitirdim, ancak pek araştıramadım. Desteklerinizi alabilirim J

13. Kategori (10 puan): Beyaz perdeye aktarılmış bir kitap.

Otomatik Portakal - Anthony Burgess / İş Bankası Yayınları / 176 sayfa

14. Kategori (10 puan): 20. yüzyılda Nobel Edebiyat Ödülü kazanmış bir yazardan bir kitap.

Doktor Jivago – Boris Pasternak / YKY / 640 sayfa

*Pınar Hanım’ ın listesinde başka bir kategori de görüp merak ettim ve listeye eklendi.

15. Kategori (10 puan):Goodreads'in "Ölmeden Önce Okunması Gerekn 1001 Kitap" listesinden bir kitap.

Hayvan Çiftliği – George Orwell /Can Yayınları / 160 sayfa

*Hemen her şenlik yazıp okuyamadığım kitaplardan. Söz sana öncelik vereceğim kitap!

16. Kategori (10 puan): Bir aşk romanı.

Yaz Rüzgarı - Kristin Hannah / Pegasus Yayınları/ 400 sayfa      OKUNDU

*Benim pek tercih etmediğim kategoridir aşk romanları. Ancak yazarın son zamanlarda aldığı övgüler ile elimde e-kitabının olması,akşam dönüş yolunda okunacaklar listesine aldırdı kendini.

17. Kategori (10 puan): Size veya aynı evde yaşadığınız kişilere ait olmayan bir kitap.

Guguk Kuşu - Robert Galbraith / Pegasus / 544 sayfa

*Yeni çıkan ve arkadaşımdan ödünç alacağım bir kitap. Ama bakarsınız kendime alırım ve bu kategoriye sığmaz L

18. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 40 puan): Bir Türk, bir yabancı yazardan birer öykü kitabı.

Yabancı - Satranç- Stefan Zweig / Can Yayınları / 76 sayfa
Türk-Peri Gazozu – Ercan Kesal / İletişim Yayınları /198 sayfa

*Her iki kitabı da oldukça merak ediyorum. Bu nedenle ilk okuyacaklarım arasında olabilirler.

19. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.

Yabancı/Kadın – Tess Gerritsen – Cerrah  / Doğan Kitap / 276 sayfa   OKUNDU
Türk/erkek – Hakan Günday – Az / Doğan Kitabevi / 360 sayfa            OKUNDU
Türk / Kadın – Akila Azra Kohen – Fi / Destek Yayınları / 600 sayfa
Yabancı / Erkek- Gabriel Marquez-Kırmızı Pazartesi / Can Yayınları / 108 sayfa

*Bu şenlikler bilmem kaçıncı kez bu kategoride Marquez ve Hakan Günday görüyor. Bu defa ne olur okuyabileyim.

20. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplam 70 puan): 

Pulitzer veya Man Booker veya Goncourt veya Nebula veya Hugo ödülü kazanmış veya bu ödüller için finalist olmuş üç kitap. 

Muhteşem Ambersonlar – Booth Tarkington / Altın Bilek Yayınları/ 361 sayfa / Pulitzer Ödülü


*Bilmem hangi şenlikte listeme alıp da kitabı temin edemeyip okuyamamamdan kalmıştı bu kitap. Şimdi bu kategoride yer buldu, umarım kitabı da bulurum. Diğer iki kitabı henüz seçemedim, öneriye açığım.

21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 30 puan, toplamda 70 puan): 

Latin Amerika
Afrika
Asya
Avrupa

*Yine sizlerden öneri beklediğim ve dolduramadığım bir kategori

22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): Türk bir yazardan bir üçleme veya aynı seriye ait üç kitap.

İnci Aral –           Mor /  332 sayfa
                            Safran Sarı / 336 sayfa
                            Yeşil  / 368 sayfa



*Bir önceki şenlikte okumadığım kadın yazar kategorisi ile kendisiyle tanışıp çok sevdiğim yazarın bu ilginç üçlemesini okumayı planlıyorum. Mor kitabı zaten elimde mevcut ama diğerlerini temin etmeye çalışacağım.                         

Yazasım Gelmişse Demek...

Merhabalar,

Bu defa biraz dert yanma ya da rahatsız olduğum bir durumu kotarma adına bir yazı yazıyorum bloguma. Benim için yeniliklerimin senesi olacak dediğim 2014 senesine girerken açtığım, daha çok benim için bir yaşam alanı gibi olan kitaplarımın yorumlarını sizlerle paylaştığım  / paylaşacağımı düşündüğüm bir blog olacaktı. Bu iş için beni yüreklendiren de daha çok mükemmel bir proje olan Okuma Şenlikleri olmuştu. Ancak yaşadığım atraksiyonlar nedeniyle okuma hızımın düşmesi, her bir okuduğum kitabın yorumunu paylaşmamam benim blogu ihmal etmeme sebep oldu.  Öyle zamanlar geliyor ki sadece takip ettiğim blogların yazılarını okuyarak zaman geçiriyor, adeta bir blog olduğunu neredeyse unutuyorum. Hatta sanırım şenlik listeleri yayınlamam gerekmese onu da hepten unutacağım. Hatırlarsanız hatta bir yazımda sizlere yaptığım puzzle ları paylaşacağımı da söylemiştim. Puzzle larım yeni evimin duvarlarını süsledi ama ne yazıkki ben bu yazılarımla blog duvarımı süsleyemedi.  Son bir ay da ise aile içinde yaşanılan problemler beni iyice uzaklaştırdı.


Şimdi farkettim de adeta bir veda konuşması gibi olmuş yazıya başlangıcım J Ama niyetim o değil, daha düzenli günlerde yayın yapmak, daha çok kitap paylaşımı yapmak ve bunların yanında sayfamı süsleyecek bazı postları paylaşmak niyetindeyim.  Bu niyetimi de sizlere bloga başlama dönemim olan Okuma Şenliği başında paylaşmak istedim. Özellikle ilk dikkat edeceğim şey haftada üç postu paylaşmak olacak. Bunun için de Salı, Perşembe ve Pazar gününü seçtim. Ama bu demek değil ki başka günler olmayacak J Elif’ in yazası gelirse elbet ki yazar...


Sizlerden ricam her türlü fikirlerinizi bana yorum ya da bazılarınızın yapmış olduğu gibi e-mail ile iletmeniz J sizlerden gelen her yorumun ya da e-mailin içeriği ne olursa olsun beni oldukça mutlu etmekte.



Zamanınızı yazımı okumaya ayırdığınız için teşekkür ederim, hepinize şimdiden iyi seneler J

22 Aralık 2014 Pazartesi

Güz Şenliği-Kapanış :)

Merhabalar,

Bir şenlik daha tamamlanamadan bitti. Kış Şenliği' ne katılmayı ne kadar çok istesem de kütüphanemden o kadar az kitabı yerleştirebildim ki kategorilere, bütçemi sarsmaktan korkuyorum. Ama yine yeniden katılırsam ki katılacağım sanırım hiç şaşırmayın :)

Şenlik boyunca okuduğum kitaplar ise aşağıdaki gibi:

2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.
İt Dalaşı – Markus Zusak / Martı Yayınları / 176 sayfa

8. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.

9. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.

11. Kategori (10 puan): Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında bir kitap.

19. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 40 puan): İsminde bir şehir/ülke adı geçen bir kitap ve buna ek olarak o şehrin yer aldığı ülke edebiyatından bir kitap.

21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.

22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): İsminde aynı kelimenin geçtiği üç kitap.
Şeytanı Uyandırma – John Verdon / Koridor Yayınları / 538 sayfa
Şeytan Yemini - Jean Christophe Grange / Doğan Kitabevi / 520 sayfa
İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali / KYK / 268 sayfa

Toplam 9 kitap okudum: 9x10=90
Toplam 3166 sayfa kitap okudum: 90+31=121
22.Kategoriyi tamamladığım için ekstra 40 puan: 121+40=161 puan ile bir şenlik daha tamamlanıyor :)


19 Aralık 2014 Cuma

Şeytan Yemini - J. Christophe Grange

Kitap Adı: Şeytan Yemini

Yazar: Jean Christophe Grange

Yayınevi: Doğan Kitabevi

Sayfa Sayısı: 520 sayfa

Benim Puanım: 9/10



John Verdon’ un Şeytanı Uyandırma isimli kitabını okuyup da beklentimi karşılayamayınca açıkçası kurgu ve polisiye romanlara biraz çekinceli yaklaşmıştım. Ancak kitabın e-kitap formatı elime geçince kendisine bir şans verdim. Böylece ilk e-kitap deneyimimi de yaşamış oldum. E-kitapla ilgili düşüncelerim aslında oldukça sert olmasına rağmen, erken kararan kış akşamları, iş çıkışı serviste kitap okumanın tek yolu olduğu için benim için adeta bir kurtarıcı oldu. Şimdi yeni başladığım kitaplarda da evimde sayfalarını koklayarak çevirdiğim kitaplarımı okuyup, e-kitap okuyucumdan da akşamları serviste geçen güzelim bir saatimi boşa harcamamış oluyorum J


Yeniden kitaba gelecek olursak; kitabımızın ana karakteri başarılı bir polis olan Mat, Ruhban Okulundan mezun bir cinayet polisidir. Okuldan arkadaşı Luc ise yine kendisi gibi polistir, ancak ahlak masasında. Kitap Luc’ un intihar etmesi ile başlar. Ancak Mat asla bu intiharın gerçek olduğuna inanmaz, olsa olsa bir cinayettir, ya da bir sebebi vardır. Çünkü arkadaşı dinine bağlı bir Hıristiyan’ dır.Luc intihar etmiştir ama bir şekilde hayata döndürülmüştür, ama yoğun bakımdadır. Mat ise arkadaşını intihara sürükleyen sebebi aramanın yoluna düşer. Birbirini izleyen olaylar Mat’ ı varlığına inanmadığı Şeytan’ a inandırmak için çok zorlar, ancak o daima mantığa yakınlığına baktığından bir türlü ikna olmaz. Luc, dünyada yaşanan satanist cinayetlerin peşinde olduğunu anlar. Adım adım onun takip ettiği yollardan gider. Işıksızlar adı verilen şeytanı gören ve köleler adı verilen şeytana tapan katiller arasında birçok din-devlet adamının yardımı ile kölelerin aradığı şeytanın yeminini arar, dahası bütün cinayetlerin sebebinin şeytanını varlığı değil bir kişi olduğuna inanır. Peki sonunda Mat haklı mı?


İşte bu kısımda bir şey diyemem, neticede gerilim ve kurgu romanı.Az heyecan olması lazım sizler okurken J


Kitap nasıl ilerledi?


Kitap oldukça yavaş başladı benim için, bazı kısımlarda dini alıntılar ve Hıristiyanlar için önemli olan kişilerin isimlerine yabancı olduğumdan bazı kısımları birleştirmekte zorlandım. Ancak kurgu oldukça iyi ilerliyor. Kitabın başında tüm kurgu için yürüttüğüm tüm sonuçlar bir şekilde birbirine bağlanmış olarak karşıma çıktı. Bu da benim açımdan oldukça iyi bir son oldu.


Altını çizdiğim yerler...


 “Duşta kaynar suyum altında bile ısınamıyordum. Tıpkı arada sırada pişirmeye çalıştığım dondurulmuş ürünler gibi; dışı sıcak ama içi her zaman soğuk.”
“Tanrı dünyaya müdahale etmiyordu. Bizi bizimle başbaşa bırakmıştı. Bize mesajını vermiş, ona ulaşmak için izlememiz gereken yolu göstermişti. Günaha karşı direnmek, karanlıktan kurtulmak elimizdeydi. Uzun lafın kısası kendi başımızın çaresine bakmalıydık. Bu bizim güçlülüğümüz, yüce gönüllülüğümüzdü; bir tür ‘birlikte yaşamak’tı.”



25 Kasım 2014 Salı

Güz Şenliği 2.Ay Sonuçları!


Öncelikle sonuçlar bu ay yüzümü güldürdü mü diye sorarak başlamak istiyorum. Ve cevabım hem evet hem hayır. Evet çünkü birbirinden güzel kitaplar okudum, hayır çünkü yine yetiştiremediğim bir şenlik olacak L

Gelelim benim puan durumuma:

2. Kategori (10 puan): Sadece tek bir kitabını okuduğunuz ve sevdiğiniz bir yazardan bir kitap.
İt Dalaşı – Markus Zusak / Martı Yayınları / 176 sayfa

8. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.

9. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.

11. Kategori (10 puan): Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk hakkında bir kitap.

19. Kategori (Her kitap 10 puan, 2 kitabı da okuyana ekstradan 20 puan, toplam 40 puan): İsminde bir şehir/ülke adı geçen bir kitap ve buna ek olarak o şehrin yer aldığı ülke edebiyatından bir kitap.

21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.

22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): İsminde aynı kelimenin geçtiği üç kitap.
Şeytanı Uyandırma – John Verdon / Koridor Yayınları / 538 sayfa

Toplam 7 kitap okudum  : 7 x 10 = 70 puan

Toplam 2378 sayfa okudum : 23 puan


Toplam olarak da : 70 + 23 = 93 puan alarak ikinci ayımı tamamlamış oldum.

24 Kasım 2014 Pazartesi

Sarı Zeybek / Can Yücel

Kitap Adı: Sarı Zeybek

Yazar: Can Yücel

Yayın Evi: Can Yayınları

Sayfa Sayısı: 224

Benim Puanım: 10 / 10

Daha önce belgeselini izlemiştim Sarı Zeybek’ in... Öyle ya ülkemizde olsa olsa O’ndan Sarı Zeybek diye söz edilebilirdi. Kendisi dememiş mi zaten “Türk halkı sadece zeybek oynarken diz çöker.” Diye...

Hayatımda  görmeden sevmediğim, her doğum gününde her ölüm yıldönümünde ağladığım, sanki bütün yaptığı o muazzam işleri benimle yapmmış gibi gurur duyduğum, hatta daha küçük yaşlarda o sarı saçlarına, mavi gözlerine ve duruşuna hayran olduğum insanın son 300 gününü okumak benim için paha biçilemezdi. Kitabı okuduğum sürenin 10 Kasım haftaları olmasını istemiştim. Öyle ya Ata’mızı anmak sosyal medyadan resimlerini, sözlerini paylaşmakla olmamalıydı benim için. Ben de bu nedenle 3 Kasım Pazartesi günün kitabıma başladım. Kitabı sadece işe gidiş gelişlerimde okuduğumdan biraz uzun sürdü okumam ama zaten ben de sonu gelsin istememiştim, sonunu bildiğim bu kitabın sonunu okumak istemedim.
Öncelikle kitap boyunca yoğun bir duygu hakimdi. Her okuduğum sayfada Atatürk’ ün yaptığı bir işten bir tavırdan gurur duydum, bazen doktarlarına kızdım, çevresinde ona sadakatla bağlı kişilerin yorumlarını özellikle baş yaveri Salih Bozok’ un kaleminden okumak beni çok etkiledi. Sıkça her geçen günü Atatürk’ ün silah arkadaşları, siyaset arkadaşları, kızları, kardeşi ve çevresindeki hemen herkesten derlenmiş güzel yazıları okudum.  Ve son sayfada gözümün nemlenmediğini söylesem yalan olur.

Kitap boyunca beni en çok Atatürk’ün hasta halinde bile dimdik duran yaşama sevinci, hayatı tiye alır gibi hastalığına rağmen sigarasını, rakısını bırakmaması, halkını zora sokmamak için ayakta yürümeye çalışması. Bunları okudukça kendisine bir defa daha hayran kaldım, karakterine imrendim.

Özellikle kitap içinde son zamanlarında yaşanan vasiyetini yazarken dikkat ettiği ince hususları okumak bile onun kişiliğinin ne kadar asil olduğunu bizlere gösteriyor aslında.
Kitabı lütfen alın okuyun, ileri görüşlü, halkını ve yaşamı seven, idealist bir insan son günlerin de dahi nasıl dimdik olabilir sizlerde okuyun, bilin. Şimdiye kadar kitabı okumadığım için kendime çok kızdım. Ama bundan sonra benim için bir baş ucu kitabı oldu...
Son olarak bu kitap bana yaşamın son 300 gününde bile, insana bir şeyler katabilecek kadar büyük bir insanın çocukları olduğumuz için gurur yaşattı demeden edemeyeceğim. 

Kitaptan altını çizdiğim en en güzel yer...


...“Eşsiz muhakeme ve zerafeti burada da kendini göstermişti. Çok incedüşünüyordu.  Mesela bir maddede kendisine aylık bağlanmasını istediği hanımlardan beşinin soyadları yazılıydı; yalnız Bayan Afet’ in soyadı yoktu; o ailesinin soyadını kullanmıyordu. Henüz başk bir adda almamıştı, bunu görünce diğerlerinin de soyadlarını yazmadı. Yine aynı maddede ‘Vefatlarına kadar’ ibaresi vardı; bunun yerine ‘yaşadıkları müddetçe’ kaydını koydu; ona göre yaşamak esastı. Bir vasiyetname de dahi olsa, bir insanın ölümünden bahsetmeyi nezakete ve hayırhahlığa uygun bulmuyordu...”

30 Ekim 2014 Perşembe

Sırça Köşk- Sabahattin Ali

Kitap Adı: Sırça Köşk

Yazar: Sabahattin Ali

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Sayfa Sayısı: 152 sayfa

Benim Puanım: 10/10

Okuma Şenliğinde: “9. Kategori (10 puan): Yasaklanmış bir kitap.:Sırça Köşk-Sabahattin Ali / YKY / 152 sayfa”    
      
Bu kategoriye kirap ararken Türk yazarlar önceliğim oluyor bir süredir. Listede Sebahattin Ali’ yi görünce de şaşırmadım değil. Kendisi Kürk Mantolu Madonna ile tanıdığım ve bu kitabın dışında başka kitabını okumadığım bir yazar. Ancak kendisini o kadar sevmişim ki tek bir kitabı ile, nasıl yasaklanır kitabı demekten kendimi alıkoyamadım. Ardından hem yazara hem kitabın yasaklanmasına ait ağzımı açık bırakacak kadar traji komik bir nedenler silsilesi gördüm.

Kitabımız 1947 yılında yayınlanmış, kitabın içi öyküler ve masallar olarak iki bölümden oluşuyor. Sırça Köşk, kitabın en sonunda masallar bölümünde yer alan altı sayfacıktan oluşan bir masal. Masal vealtı sayfa olmasına bakmayın, kendisi dönemin hükümetini kastettiği düşüncesi ile  kitap toplatılmış ve bu masal kitaptan çıkartılarak yeniden basılmış. Araştırdığım kadarıyla o dönemlerde Sebahattin Ali’nin fikirleri bazı kesimleri rahatsız ediyormuş, bu nedenlebu kitap başka bir imza ile yayınlansaydı kitapların toplatılmasına kadar gitmeyeceğine dair savlar da var. Yani kitabın daha doğrusu öykünün yasaklanma sebebinin biraz da yazara karşı bir tutum var gibi gözükmektedir. Zaten kitap yayınlandıktan 1 sene sonra 1948 yılında yazar öldürülmüş.

Peki bu yasaklanan öykü neler anlatıyor?

Üç boş gezenin boş kalfası arkadaş çok çalışkan, kendi kazandıklarını kendileri yiyen,aracısız alışveriş yapan dahası aralarında sorun olmayan insanların yaşadığı bir şehirdeki insanlara çalışmadan nasıl kendilerini kabul ettirebileceklerini düşünürler.  En sonunda üç arkadaşın elebaşısı olan arkadaş bir plan öne sürer. Plana göre üç arkadaş şehrin pazarına dağılırlar ve gezinirken sürekli “Allah Allah ne kadar tuhaf şehir...” diye söylenmişler. En sonunda bir yerli dayanamamış sormuş “Neden böyle söylersiniz?” diye.  Elebaşısı da anlatmaya başlamış, bu kadar güzel bir memleketin nasıl olur da Sırça Köşk’ ü olmazmış, oysa diğer bütün şehirlerin, kasabaların varmış. Halk diğer kasabalardan, şehirlerden geride kalmış olmamak için üç kafadara Sırça Köşk için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyor. Ardından başlıyorlar köşkün yapımına, bir kat tamamlandıktan sonra bu katın yeterli olacağını söyleyip, artık sadece yemek içecek göndermelerini ve Sırça Köşk’ e yardımcı elemanlar alınması gerektiğini söyledi. Öyle ya bir kasabanın ihtişamı Sırça Köşk’ teki hizmete, köşkün büyüklüğüne, şatafatına bağlı değil midir? Zamanla köşke katlar çıkılmaya başladı, halk köşke yemek götürmekten yetişemez, geçinemez oldu. Ne zaman halktan birkaç kişi sorgulayacak olsa hepsine geçerli cevap veriliyor. Ancak bir gün öyle bir an geliyor ki, Sırça Köşk’ ten konuşuyor elebaşları; halkın getirdiği koyunlardan halka da ayırdıklarını ve onlara dağıtacağını söyleyip, bütün halka içinde beyin, dil, göz olmayan koyun kellelerini veriyor. Sonunda halktan biri elindeki kelleyi Sırça Köşk’ e atıp, o yıkılmaz, güçlü sandıkları Sırça Köşk’ ün camlarını kırıyor. Bunu gören halk köşkün de yıkılabileceğini görüp isyan ediyor ve köşkü ortadan kaldırıyor.

Kitap bana neler kattı?

Kitap bana Eskişehir-İstanbul yolumda eşlik etti. Keyifle okuduğum bir kitap oldu. Bir de şenlikten kazandığım 10 puan da cabası J

Altını çizdiklerim...

Aslında sadece kitabın son cümleleri bence yeterli:


“Günün birinde nasılsa böyle bir Sırça Köşk kurulursa, onun  yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini yok etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.”

24 Ekim 2014 Cuma

Güz Şenliği-1.Ay sonuçları

Güz Şenliği’14 – 1.Ay Sonuçlarım


Hakikaten bu defa ümitliydim,listemi güzelce düzenlemiş,kitaplarımı temin etmeye çalışmıştım. Ama insan iş hayatına girince hakikaten bazı planlar istediğimiz gibi ilerlemiyormuş. İstediğim puanı yakalayamasam da yine de listemden şaşmadığım için memnunum J

Gelelim minnak listeme...

8. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.


21. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 20 puan, toplamda 60 puan): Şimdiye kadar hiç kitabını okumadığınız dört yazardan birer kitap. Yazarların ikisi Türk, ikisi yabancı, ikisi kadın, ikisi erkek olmalı.


22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): İsminde aynı kelimenin geçtiği üç kitap.


Toplamda 3 kitap okudum: 3*10: 30 puancık
Toplam okuduğum sayfa sayısı: 1288

Ve toplam puanım: 30 + 12= 42 puan ile anca saygılarımı sunabiliyorum J

Nar Ağacı-Nazan Bekiroğlu

Kitap Adı: Nar Ağacı

Yazar: Nazan Bekiroğlu

Yayınevi: Timaş

Sayfa Sayısı: 536 sayfa

Benim Puanım: 9/10

Kış Şenliği: “22. Kategori (Her bir kitap 10 puan, tüm kitaplar okunursa ekstradan 40 puan, toplamda 70 puan): İsminde aynı kelimenin geçtiği üç kitap.”





İndirimden almıştım ilk Nazan Bekiroğlu kitabımı: Mimoza Sürgünü. Okurken anlamıştım bu yazarın daha çok kitaplarını okuyabileceğimi. Derken Mimoza Sürgünü’ nün kitap yorumunu yaptığım zaman bir blogger arkadaşımız da bu kitabı önermişti, indirimde de görünce okumayayım da napayım J

Kendi anneannesi ile dedesinin hikayesini anlatıyor bize Nazan Bekiroğlu. Trabzonlu anneannesi, Tebrizli dedesi. Balkan Savaşı sırasında,Ruslar saldırırken, ayaklanmalar çıkarken, yönetim padişahlıktan meşrutiyete doğru değişirken iki uç arasında yaşanan aşkı / aşkları anlatıyor. Hem de o kadar güzel bir şekildeki... Her sayfasında yazara hayran olmamak elde değil.
Dedesinden ve ninesinden kalan fotoğrafların, mektupların, anı defterlerinin izinden gidiyor Nazan Bekiroğlu. Her gittiği iz, yeni bir hikaye oluyor bizim için. Hemen her  yeni bölüm başı ve sonu yazarın günümüz dünyasında hissettikleri ile başlıyor, adeta gezi yazısı biçiminde ilerliyor. Sonra karşımıza aşıklar çıkıyor, roman oluyor bir aşk romanı. Ardından öyle güzel şekilde bulunduğu yörenin insanını, kültürünü anlatıyor ki kendinizi o zamana götürüyor.

Benim için kitabın tek kötü noktası vardı: Bazı tasvirler gerçekten çok yordu, sayfayı okuma hızımı azalttı. Ama o kadar kusur olur demi J


Altını Çizdiklerim

“Her gün onlarca rengi fark etmeden yaşayıp giden yüzlerce insanla karşılaştığını düşündü Celil Hikmet, eğer bir kadın bu griyi tanıyorsa ve onu böyle tarif edebiliyorsa onunla evlenilebilirdi.” Sayfa 79

“...İran ikiye, Osmanlı bilmem kaça ayrılır. Kimse Mısırlıya, Faslıya, Osmanlıya, Hintliye bir şey sormaz, sahibi varmış aldırmaz. Cinayet anlaşmaları gizlidir.” Sayfa 126


“Ne çok acı vardı bu dünyada ve onlar dünyayagelmeden önce de bu böyleydi, gittikten sonra da değişmeyecekti.” Sayfa 319

Alaycı Kuş-Suzanne Collins

Kitap Adı: Alaycı Kuş


Yazar: Suzanne Collins

Yayınevi: Pegasus

Sayfa Sayısı: 416 sayfa

Benim puanım: 7/10


Okuma Şenliği: “8. Kategori (10 puan): Fantastik kurgu/bilim kurgu/distopya/steampunk vb. türde bir kitap.”
Serinin ilk kitabı Açlık Oyunları, ikincisi ise Ateşi Yakalamak ve sonkitabı da Alaycı Kuş. Serinin ilk iki kitabını daha önceden okumuş, ardından filmlerini de izlemiştim. Ancak üçüncü kitap bir köşede kalmıştı. Şenlik kapsamında bu kitaba da uygun bir kategori bulabildim yehoo J
Genel olarak seriyi az çok hemen herkes biliyor, sadece kısa bir özet geçeceğim bu nedenle. Kitapta 12 Mıntıka var ve mıntıkalar birbirinden habersiz yaşam sürüyorlar. Onları birbirine tek bağlayan, tüm mıntıkları ellerinde tutan – bir nevi onların sahibi desek çok da abartmayız – Capitol.Peki Capitol bu 12 mıntıkayı nasıl bağlıyor birbirine? “Açlık Oyunları” ile... Her sene, her mıntıkadan belli yaşın üzerinde olan çocuklardan kura ile bir kız vebir erkek seçilerek Açlık Oyunları başlıyor. Oyunun amacı Capitol’ deki halkın izlerken eğlenmesi, ancak mıntıkalardaki halk için ise sadece acı ve ölüm demek. Çünkü 12 mıntıkadan gelen toplam 24 çocuğun sadece 1 kazananını var: o da hayatta kalabilen.

Genel olarak serinin konusu bunun üzerine kurulmuş, Alaycı Kuş da Ateşi Yakalamak kitabının kaldığı yerden; Katniss Everdeen(Baş kahramanımız)’ i de içine alan, çeyrek oyunlarında görev alan çalışanlar ve oyuncular ile halktan kişilerin ortaya çıkardığı Capitol’ e başkaldırısı ile başlıyor. Kitabın başında bütün mıntıkalar Capitol tarafından, direniş nedeniyle yakılmış; kalan halk-ki çoğu direnen halk- daha önce direniş başlattığı için yok edilen 13.Mıntıka’ nın yeraltında kurduğu yer şehirlerine sığınıyorlar.Bütün kitap da Katniss’ in direnişin neresinde olduğuna karar vermesi, insanların yok edilmesi, kurulan hiyerarşilerin illaki direnişle karşılaşabileceği gerçeklerinifantastik bir şekilde kurgulayarak anlatılmış.



Önceki kitaplarına göre beni biraz hayal kırıklığına uğrattı. Ama yine de bir seriyi bitirebildiğim için mutluyum. Ben bu tarz kitaplarda daima gerçek hayatla bir bağ olduğunu, inceden inceye gerçek hayatta sıkışan şeyleri göz önüne fantastik şekilde sunduklarını düşünüyorum.

Kitabın sonucundan bahsetmeyeceğim, benim gibi kitabı bekletenler var mıdır bilmiyorum ama var olduklarını düşünüyorum. Fantastik kitapları seven herkesin seriye bir göz atmasınıtavsiye ederim.


Gelsin 10 puan J