Kitap Adı: Kaf Dağının Önü
Yazar: Murathan Mungan
Yayınevi: Metis
Kitap
Sayfa Sayısı: 296
Benim Puanım: 6/10
Karşımıza üç farklı
öykü ile çıkıyor yazar. “Suret Masalı" (1980-82), "Gece Masalı"
(1981-82) ve "Kâğıttan Kaplanlar Masalı"(1990-94) öykülerinin adı.
Biraz karmaşık ilerlemiş bence. Birbirinden bağımsız gibi görününen üç öykü son
öyküde sanki birbirinden alıntılar yapıyor-ya da ben öyle hissettim-. Son
öyküde biraz bu öykülerin bağlandığını hisseyyim ya da bana o kadar ayrı ve
kopuk geldi, o kadar havada kaldıki bazı şeyler kendi içimde bağladım. İlk öykü
Suret Masalı’ nda iyi bir ressam olmak isteyen bir adamı ve onun aşık olduğu ya
da hayran olduğu kadını anlatıyor. Adam kendisini resme adamış, kendini aşmak
isterken kendini kendi içinde kaybediyor. Aşık olduğu kadın ise darbe döneminde
hapse girmiş solculardan. İkinci öykü olan Gece Masalı’ nda ise piyanist olan
bir adamı anlatıyor. Aynı zamanda piyanist eşcinsellere ait bir barın sahibi
zaten orada da çalıyor. Barın önünde ve piyanodayken olmak üzere iki şekilde
gözlem ve duygularını ayırarak anlatıyor. Son öykü olan Kağıttan Kaplanlar
Masalı’ nda ise bir yazarı ve yazarın en yakın dostu olan başka bir yazarın
hikayesini anlatıyor. Öyleki en yakın arkadaşım dediği yazar öldükten sonra O’
nun baskıya gönderilmiş ancak basılamadan yarım kalmış kitabındaki öykülerden
yararlanarak ilerliyor öykü. Ölen yazar ve iki yazarın arkadaşlıkları üzerine
kurulu bir öykü ağı var desek yalan olmaz.
Kitap nasıl ilerledi?
İlk sayfalarda yazarın
siyasi ideolojileri anlatmaktan çok bu ideolojilere inanan insanların uğruna
feda ettikleri şeyleri ve nasıl zamanla değişip sisteme uyduklarını anlatırken
açıkçası bakış açısı çok hoşuma gitti ve kitap kolay ilerledi. Ardından
eşcinselliğin toplumdaki kabullüğünden ziyade kişilerin bunu kendilerinin kabul
edebilmesi üzerine yaptığı tespitleri öykünün içine yerleştirmesi oldukça
güzeldi. Hatta bu konuda fikirlerini ifade edişine hayran kaldığım yerler de
oldu. Ancak son öyküde biraz daha dağınık geldi, genel olarak öykülerde çok
fazla isim kullanılmadığından kime atıflar yapıldığını pek anlayamamamdan
dolayı sıkıntılı ilerledi.
Genel olarak olayların
duygusal yönden değerlendirilmesi kişinin biraz ruhsal dengesini bozabileceğini
söylemekle beraber, birçok kısımda edebiyata doyulacağı gibi güzel yönleri var.
İşlediği olaylara bakış açısı ve bunları genele vurarak açıklamaya çalışması
bence en güzel yönleriydi.
Kitap bana ne kattı?
Birçok konuda farklı
bakış açısı kazandırdığını söylesem kısa ve öz bir açıklama olur J
Bunun dışında sahaftan
aldığım bu kitap Kış Şenliği ’13 kapsamında okuduğum 2. Kategori olan sahaftan
ya da kütüphaneden alınan bir kitap kategorisini tamamlayarak 10 puan kazanmama
yardımcı oldu, holeyy J
Kitaptan Altı
Çizilesi Yerler
“Bak şu manzaraya,
neredeyse bütün İstanbul’ u gören bir terastayız şuan. Ve İstanbul’ un bütün
temel imgelerini aynı anda görüyoruz: Boğaz Köprüsü, Beylerbeyi Sarayı,
Dolmabahçe Sarayı, İstanbul siluetinin içine eden yabancı otel adları, sonra
Kız Kulesi, Topkapı Sarayı, adalar, Haliç, Eyüp, Galata Kulesi hepsini aynı
anda görüyoruz. Her sabah üç bin yıla birden uyanıyoruz. Altı yüz yıllık bir
imparatorluktan sonra yetmiş yıllık sancılı bir cumhuriyete uyanıyoruz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder