6 Şubat 2014 Perşembe

Kaf Dağının Önü - Murathan Mungan

Kitap Adı: Kaf Dağının Önü
Yazar: Murathan Mungan
Yayınevi:  Metis Kitap
Sayfa Sayısı:  296
Benim Puanım:  6/10

Karşımıza üç farklı öykü ile çıkıyor yazar. “Suret Masalı" (1980-82), "Gece Masalı" (1981-82) ve "Kâğıttan Kaplanlar Masalı"(1990-94) öykülerinin adı. Biraz karmaşık ilerlemiş bence. Birbirinden bağımsız gibi görününen üç öykü son öyküde sanki birbirinden alıntılar yapıyor-ya da ben öyle hissettim-. Son öyküde biraz bu öykülerin bağlandığını hisseyyim ya da bana o kadar ayrı ve kopuk geldi, o kadar havada kaldıki bazı şeyler kendi içimde bağladım. İlk öykü Suret Masalı’ nda iyi bir ressam olmak isteyen bir adamı ve onun aşık olduğu ya da hayran olduğu kadını anlatıyor. Adam kendisini resme adamış, kendini aşmak isterken kendini kendi içinde kaybediyor. Aşık olduğu kadın ise darbe döneminde hapse girmiş solculardan. İkinci öykü olan Gece Masalı’ nda ise piyanist olan bir adamı anlatıyor. Aynı zamanda piyanist eşcinsellere ait bir barın sahibi zaten orada da çalıyor. Barın önünde ve piyanodayken olmak üzere iki şekilde gözlem ve duygularını ayırarak anlatıyor. Son öykü olan Kağıttan Kaplanlar Masalı’ nda ise bir yazarı ve yazarın en yakın dostu olan başka bir yazarın hikayesini anlatıyor. Öyleki en yakın arkadaşım dediği yazar öldükten sonra O’ nun baskıya gönderilmiş ancak basılamadan yarım kalmış kitabındaki öykülerden yararlanarak ilerliyor öykü. Ölen yazar ve iki yazarın arkadaşlıkları üzerine kurulu bir öykü ağı var desek yalan olmaz.  

Kitap nasıl ilerledi?
İlk sayfalarda yazarın siyasi ideolojileri anlatmaktan çok bu ideolojilere inanan insanların uğruna feda ettikleri şeyleri ve nasıl zamanla değişip sisteme uyduklarını anlatırken açıkçası bakış açısı çok hoşuma gitti ve kitap kolay ilerledi. Ardından eşcinselliğin toplumdaki kabullüğünden ziyade kişilerin bunu kendilerinin kabul edebilmesi üzerine yaptığı tespitleri öykünün içine yerleştirmesi oldukça güzeldi. Hatta bu konuda fikirlerini ifade edişine hayran kaldığım yerler de oldu. Ancak son öyküde biraz daha dağınık geldi, genel olarak öykülerde çok fazla isim kullanılmadığından kime atıflar yapıldığını pek anlayamamamdan dolayı sıkıntılı ilerledi.
Genel olarak olayların duygusal yönden değerlendirilmesi kişinin biraz ruhsal dengesini bozabileceğini söylemekle beraber, birçok kısımda edebiyata doyulacağı gibi güzel yönleri var. İşlediği olaylara bakış açısı ve bunları genele vurarak açıklamaya çalışması bence en güzel yönleriydi.

Kitap bana ne kattı?
Birçok konuda farklı bakış açısı kazandırdığını söylesem kısa ve öz bir açıklama olur J
Bunun dışında sahaftan aldığım bu kitap Kış Şenliği ’13 kapsamında okuduğum 2. Kategori olan sahaftan ya da kütüphaneden alınan bir kitap kategorisini tamamlayarak 10 puan kazanmama yardımcı oldu, holeyy J

Kitaptan Altı Çizilesi Yerler

“Bak şu manzaraya, neredeyse bütün İstanbul’ u gören bir terastayız şuan. Ve İstanbul’ un bütün temel imgelerini aynı anda görüyoruz: Boğaz Köprüsü, Beylerbeyi Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul siluetinin içine eden yabancı otel adları, sonra Kız Kulesi, Topkapı Sarayı, adalar, Haliç, Eyüp, Galata Kulesi hepsini aynı anda görüyoruz. Her sabah üç bin yıla birden uyanıyoruz. Altı yüz yıllık bir imparatorluktan sonra yetmiş yıllık sancılı bir cumhuriyete uyanıyoruz.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder